2010 da neler oldu?

02:04 27 Aralık 2010 Pazartesi

fonda gripten akan burnun çekilme sesi ve alçak yastıktan dolayı horlama sesi var. bir tv de oynayan hemşo filminin son sahne diyalogları....
esasında ütü yapmam gerek ancak ben oturup 2010 kritiği yapmayı tercih ediyorum...

2010 a geçen sene bir arkadaşın evinde girmiştik. envai çeşit içkimiz ve ilerleyen sayelerde öncülüğümde açılmış emmoğlu klibi ve yeni rakı yeni reklamı vardı. o reklamı o kadar çok izlemiştik ve beğenmiştik ki.... tüm sene onu izleyeceğimi sanmıştım. elma ağacına daha yeni çıkmıştım. hatta öyleki o senenin kırılım yılı olacağını snamıştık. vellhasılıkelam oldu da...

geçen seneki yılbaşı dileğim çok basitti. sadece bir sodekso kartı dilemiştim. olmadı... bir kaç ay sonra orkun işe girince onun sodeksosu oldu biz de nasiplendik oldu farzedebiliriz aslında...

2010un hemen başlarında bir heyecan da sarmıştı ki ruhumu ilk bir kaç ayı o heyecanla devam edecekti. gereğinden fazla heyecanlanacaktım hatta. fantastik bir kiyabın sayfalarında anlatılıyoruz bile sanacaktım. sonra günü birlik seyahatlerim olacak ve gerilmeler yaşayacaktım. sonra kendi yazdığım bir senaryo olduğunu anlayacaktım. ve sonra rahatsız edici bir gerginlik bedenimi hiç bırakmayacaktı....

bunlar olurken aynı anda 2010un ikinci ayında mezuniyetim gerçekleşti. yüksek lisansa başladım. elma da iyi gitmekteydi. nerdeyse tek başıma bir odada yaşıyordum. yemekelrimi çatıda yiyip arkadaşlarımla genelde gıdanın önünde buluşuyordum. şehir dışı pek gelenim gidenim olmuştu ben pek yolculuk etmiştim.

bunlar süregelsin beklemeyip öylesine başvurduğum bir programdan kabul almıştım. gidip gitmeme gelgitleri yaşarken yaşadığım çeşitli gerilimlerin de etkisiyle gitmek belki kaçmak belki bırakmak belki değişmek belki kendimden kurtulmak istedim.

onun hazırlıklarına başladım vizem hazır uçak biletim pasaportum herşeyi hazırlamıştım. ama ne yalan söyleyim bi ses içimdeki hep de gitmeyeceksin sen diyordu....

tatil için bir çok seneki gibi ege kıyılarını seçmiştim ki... ben havuzda yüzerken o beklenmeyen kaza oldu. sanırım kırılım noktası bu nokta...

her şeyi bıraktım kafamdaki... her şey boş geldi donra... kendime kızdım kızamadım belki. şu sene başında girdiğim gereksiz heycanın gerilimi yüzünden çok kızgındım kendime. çok aptal hissediyordum. sanki bedenimi saran bir gülle gibi hiç o kızgınlık geçemyecek sandım. hep çocuk kalacağım, hep fantastik kitaplara sayfa olacağım sandım.

değilmiş... kendime kızgınlığımı, fantastik kitaplarımı, gidilecek programı, geçmişimi her şeyi unuttum. resetledi sanki olay beni. değiştim. yeniden yaratıldım. sanki girdiğim hal vaziyetten kurtarıldım.

tüm bunlarda oladursun beklemediğim ama beni çok sevindiren bir telefon aldım. yıllar yıllar öncesinden kalan vicdanımın tek rahatsız noktası da böylelikle huzura erdi. kurtarılan luna vicdanen de huzurluydu. bu telefondan sonra bir iletişim furyası bir eskiye dönüş belirdi ruhumda...

bu da oladursun.... sabır taşı olduğumu anladım. kötü şartların ya da fiziksel koşulların umrumda olmadığını manevi duyguların en üst sırada geldiğini yaşattım kendime. bedenim yorgun düştü ama ruhum sanki huzura erdi. kendimi yeniden sevdim.

tüm bunlarda oladursun... fantastik kitaplardan çıkamadım ancak. kırmızıgözlü bir devin romanına yerleştim. farklı olduğumu sanacak şaşıracaktı. lunanın adı geçerse bir hikayede hep böyle olur.... ancak bu defa dur dedi ezeli bir ses ona. yapma bunu kimse anlamaz. naif insan kalmadı. durdum.

2010un son günlerinde şu an okulum dondurulmuş, işim yok geleceğim yok gibi görünmekte. evdeyim annem hasta ancak iyileşmekte. ev işlerinden anlamıyorum gn başına iki bardak kırıp devamlı bir şeylerin dibini tutturuyorum. pek bilmesem de etrafa çok güzel tatlı yapabildiğim yalanıyla ileride pastane açma hayalimi anlatıyorum. 2010 un son günlerinde elimde kendime dair hiç bir şey yok. sadece fantastik roman sayfaları... param yok... tüm elektronik aletlerim bozuldu. ayrıca tüm mutfak eşyaları da bozuldu nedeni ben gibi görünmekte. sanırım enerjim uyuşmuyor elektronik aletlerle. neye dokunsam bozuluyor...

son günlerde bombok bir halde görünüyorum. beceriksiz, işsiz ve beş parasız. öyleyim de. ama huzurluyum. bu üç olguyla ilgili pek umudum yok sanki daimi gerçekler ama dedim ya insanın kendisini tanıması neyi yapabilip ney yapamayacağını öğremesi sınırlarını bilmesi kendisini sevdiriyor eksiğiyle fazlasıyla. memnun oldum luna. seni tanımak güzeldi 2010 yılında... nice yıllara hep beraber inşallah...

2010a girerken bu şarkıyı seçmişim:
http://bozukyazacak.blogspot.com/2010/01/bu-senenin-sarksn-sectim-budur-its-been.html

6 fındık kabuğu doldu:

  1. 2010 yılının neredeyse tamamını birlikte geçirmek güzeldi ;)
    herşey daha güzel olcak dostm :)

    Unknown

  2. ozaman iyi seneler dostum...:)

    Luna

  3. evet şimdi herşey daha net dediğin gibi, daha da netleşecek. zaten bir başladı mı çorap söküğü misali... neyse yeni bir yılı daha iyi geçirebilmek için bu netlik de yeter şimdilik sanıyorumm.

    whymypen

  4. ocak 1 olacağı ve sadece ajandadaki sene +1 olacağı için neden kutlama yaparız değil mi ama... mantıksız da olsa umt vericidir sene hanesindeki rakamın değişmesi ve anlamlı gelir. ironik...

    Luna

  5. Merhaba Gerçekten Çok güzel bir blog yapmışsınız sizinle tanışmayı çok isterim mutlu yıllar...

    Adsız

  6. bu nekine? şaka mı?

    Luna

Yorum Gönder