içimdeki ses

20:57 31 Mayıs 2010 Pazartesi

hurdaymış sensin hurda....

karanlık ve soğuk yazı

22:45 29 Mayıs 2010 Cumartesi



sinir harbi yaşamaklarındayım. olayı uzun da uzun anlatmayacağım çünkü kafam dağılsın diye yazıyorum şu anda.
tam olarak şu haldeyim:
elimde bir kürek beyniminin üstündeki toprakları alıp alıp atıyorum alıp alıp atıyorum.
bugün çok güzel bir mekan keşfettik çok da güzel sandiviç yapıyor.
beeeeeeeen ekmeğimi böldüm de yediiiiiiiiiiiiiiiiim

benim hiç mi hiç haddime değil insanları etiketlemek ancak birincisi karşıdakinin bi konuyu bilmediğini anlayınca hemen onu kandırmaya çalışan beyinsiz hergeleler sinirimi bozuyor bir de dünyanın etrafında döndüğünü sanan götü kalkıklar.

neyseyi olayı hiç mi hiç anlatmayacağım çünkü onların olduğu kadar benim de hatam var. offf neyse yaaaaa lanet olsun ki böyle işte.

canım sıkkın çok. evet o da sıkıyor du ne zamandır zaten bi de bu oldu üstüne. chip diyo chip mip yok ortada sevis mervis te yok hepsi uydurma. bilgisayar da yok tabi ortada.

bu bi kaç gündür hiç alışkın olmadığım siniri bozuk lunayla takılıyorum. ve hiç hoşlanmadım lunanın bu halinden. offf ki ne offffffff. düselecek her şey düzelecek. kendimi kandırıyorum. her şey yoluna girecek girsin .......

konser de yaklaştı gerçi gelenler sıkılacak gibi hissediyorum uzun sürecek çünkü. ama olsun hala solom var ve artık tekleri kıvamında çıkarıyorum. dümler de öyle anladım artık olayı. bir de ritim atölyesi varmış kurstan bi arkadaş gidiyomuş keşke daha önce haberim olsaydı ben de giderdim. ama artık çok geç çünkü ankarada olmayacağım. offf bu sene de en çok ankarada geçirmek istediğim seneydi oysa. neyse ne yaaa..... kuzeye gidelim bakalım ne varsa orda. karanlık soğuk..... offf ki ne offffff neyse yaaa ders alıp saydırabilirmişim ama. bir de sürdürülebilirlik ekoloji çalışan çok bilim adamı varmış. bişeyler öğrenirim. amaaaan hep mi züğürt tesellisi

hayatım züğürt tesellilerinde mi ibaret bu ne yaaaa bok gibi yaşamak valla. offf ki ne offfff. bendir çalömayı çok sevdim yaaa. süper bişey bir de artık dümlerle tekleri doğru vurabiliyorum falan daha daha bi sevdim.

yüzmeyi de sevdim zamanla. haftada iki kez gidiyoruz şimdilik. ama artık daha zevk alıyorum. suda olmak çok güzel. bir de hemen yorulmuyorum artık.

eve gidip bisikletimin tepesinden hiç inememek istiyorum. şu an tek istediğim bu bitsin bu dönem.

ekleme tahtası: bi de insanlar yargılamasın artık. zaten salak saçma bişeyler oluyo bi de kessin herkes sesini. konuşmasın. kimene yaaa, öncesinde yanımda mıydın sonrasında yanımda olmaya çalışıyosun bi de yanımdaymış gibi yapıp ilk fırsatta yargılıyosun.....

bir ekleme daha: erovizyon yazrışması da hiç mi hiç umrumda değil ayrıca.

zamansız katil

23:02 25 Mayıs 2010 Salı

tamam lanet olsun ki bu ödevi yapmayı hiç istemiyorum ve bu yüzden şimdi buraya aklıma gelen saçmalıkkları sıralayıp vakit öldüreceğim.

ben bir zaman katiliyim.
cinayet sayımı bilmiyorum.
her gün bir dilim öldürürüm
cesetleri de bulamasın kimse diye
geçmişe saklarım

ben bir meşguliyet avcısıyım
bulur da en yoğun zamanı
tabancamı beynine doğrulturum
bang bang
hiç acımam en yoğun dakikalara sıkarım

ben bir boş gezenim
gereklilillere düşman kesilmiş
hisleriyle yaşayamayı savunan
nerede bir zorunluluk görsem
miğdem bulanır kusarım

geriçekim

21:52 23 Mayıs 2010 Pazar

esasında ben tam da şimdi bu bilgisayar labında oturmuyorum. ve klavyenin önünce o acayip çerez yok ve ekranın arkasında saklanmış cips paketi gerçek değil. bu mouse pislikten yağlı gibi de hissettirmiyor.

ben şimdi bir çadırda ateş yakıyorum sonra da süt ısıtıp sıcak çikolata yapıcam. bilgisayar yok yanımda sanal hiç bir şey yok hatta. yamyamlar tamtamlarına vurarak geziyorlar korkmuyorum ama ben. benim etim ne budum ne beni mi yiyecekler.

sıcak çikolatam pişti sonunda. içine birazcık da biber attım ama özel bu bu ormanlıkta yetişen bir biber baharatı ne de çok yakıştı çikolataya.

akşam yemeğinde tuttuğum balığı pişirdim çömlekte. dede korkut geldi yemeğe bir de o da rokayla nane toplamış otluklardan. patates te haşladım. üzümleri sıkıp etil alkol fermantasyonuyla şarapta yaptım. bir de dolunay var bu gece. dede korkut gitmeseydi yamyamların kestikleri adamın çığlığını dinleseydik birlikte.

dede korkutla dertleştik biraz. dedi ki:
"göklere sor gönül işlerini o bilir
anlamadın mı camın arkasına gizlenir
en güzel üzümler başverince
güneş dağların ardından belirince
isteyeydi pardeleri açardı
türkünün ezgisini işitince
yok bekleme artık aygız
kapatıp kapını içeri gir
bak yamyamlar etrafını sardı"

balık da güzel pişmişti. çadırımın önündeki bekçi köpeğim savsak kokuyu alır almaz kuyruğunu sallamaya başladı ki savsak aslında balık hiç sevmez. yiyince de uyuyup kaldı. böyle bi köpek işte savsak uykucu bir bekçi köpeği:)

çığlık çığlığa ayinle törenle kesiyorlar adamı. tamtamlarına vura vura. tok sesli de bir adamcağızmış. orta yaşlı gibi.

gel savsak kapatalım ışığımızı sen de sakın havlama...

Eskiler Alıyorum

23:18 22 Mayıs 2010 Cumartesi

Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musikî ruhun gıdasıdır
Musikîye bayılıyorum

Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip Musikîler alıyorum

Bir de rakı şişesinde balık olsam

Orhan Veli Kanık

yaşam sorgulama başkanlığına
İşbu hayat tarafımca parçalara ayrılmış olup gerekli incelemelerden sonra uygun görülürse takrar birleştirilecektir.

pek keyfim yerinde çünkü bugün yıllar sonra çocukluk arkadaşımı buldum ama mutluluğum bu yüzden değil mutluyum çünkü çocukluk arkadaşımı facebooktan bulmadım. kanlı canlı tesadüfen kitap tanıtımına gittiğimiz kolejin standında bekliyor çıktı. ankaraya taşındığından haberim bile yoktu. aynı mahallenin aynı tozunun içinde büyüdük. sonra ailesiyle alıp başını izmire gitti ve işte bu gün yıllar sonra pek tesadüfi bir alış veriş merkesinin standında karşılaştık. kanlı ve canlıydık. birbirimizi arkadaş olarak eklemedik. aa çok değişmişsin demedik. eklediğimiz fotoları beğenmedik. sarıldık. hopladık zıpladık heyecanlandık. kaybettiğimiz telefon numaralarımızı aldık. çok ilginç bir de üstüne iş yaptık. kitapları aldı, ben hallederim sen merak etmeler. büyümüşüz.

"ama olmaz zaman çok hızlı geçiyo daha ders çalışmak için hazır değilim. zamanı yavaşlatmalıyız"
diyen 6. sınıf öğrencisi sanırsam haklı....
saat 12 ydi yarım saat geçti geçmedi bir baktım 14:30 olmuş.
ve hazırlık sııfında bir arkadaşımın kurduğu cümle çok doğruydu:
"hocam 10 dk. dediğiniz nedir ki 5 dk. da geçer"
ozaman gülmüştük puhahaha meğer felsefesi varmış olayın.
neyse blog gitme vaktim gelmiş çıkacakmışız. bu felsefi perspektifi kapatmayım burdan bakmaya devam ederiz yine....
akşama gelirim aman zaten akşam dediğin neki 5 dk. ya olur....

tarihin beyaz sayfalarından

00:39 20 Mayıs 2010 Perşembe


bu da benim ilkokul bir fotoğrafım :):):):)
bir arkadaş paylaşmış facebookta buraya da koymak istedim.

ev sınavı

10:55 18 Mayıs 2010 Salı

günaydın blog
....
hoşçakal blog

(anca bitti hemen götüreyim zaten geç te kaldı. sınavlar take home olmamalı. ya hiç aklıma gelmeseydi....)

ninni

12:20 17 Mayıs 2010 Pazartesi

aslında şu an bilgisayar başında olmamam gerekiyor. ya da olmam gerekiyor ama ödev yapmak için olmam gerekiyor. aslında benim şu an ders gitmek için odadan çıkmış olmam da gerekiyor. esasında benim......

ve gereklilikler......

her dem zaruri
her dem sistematik
ve ne menem bir
arz talep ilişkisi
pek mutualist
pek acımasız
kalk ki dönsün bu devran
kalk parçanı ekle
ekle ki büyüsün
büyüsün de gelişsin neeenni
eeeee eeeee

I like that

13:55 15 Mayıs 2010 Cumartesi

ha bu ışıkli dünya
oldi bize karanlık
oy güzel
oldi bize karanlık...

eveeet marsis dinliyorum halen daha...

web dünyası geliştikçe daha ziyade sosyal paylaşım sitelerindeki fütursuzluk arttıkça olay iyice komikleşmeye başladı.

"x kişisi atatürkü beğendi"
hay allah razı olsun, beğenmiş atatürkü komik değil mi yaaa. kelimelerle ifade edemediğim bi komiklik var siz de fakediyormusunuz.

"y kişisi Lenin'i beğendi"
ürü be yavrum be kim tutar seni. komik yaaaa

"z kişisi john lennon'ı beğendi"
aferin evladım böyle çalmaya devam et.

komedi resmen.

güneşe çevirelim
güneşe çevirelim
bu karanlık günleri
oy güzel
bu karanlık günleri
....

bahar manifestosu

23:23 14 Mayıs 2010 Cuma

portakal kabuklu puding pek güzel.. ve kayısı kompostosu....

meyvelr hayatın en güzel tarafları. suyu, posası, kompostoso, jolesi, tatlısı...
meyve aşkına...

yaz gelince en çok karpuz çıkacağı için seviniyorum. bir de sıcaktan terleyip buz gibi duşa girmek de acayip haz veriyor. kızgın kumlardan serin sulara mükemmel slogan olmuşıcam.

şenlikler pek yorucu olsa da arkadaşlar toplanıyo falan uzaklardan gelenler oluyo pek güzel geçiyo sonra. yarından sonra buraya ayrıntılı şenlik kritiğini yazıcam. geçen seneki şenlik yazımı okudum. petülle çubuk kraker yiyerek geçirmiştik şenliği. bu sene petül yoktu olsun acar, banu bi de dharmakaya onun yerine geldiler. bide nedendir geçen senenin acısını mı çıkardım ne yaptım biraz ucunu kaçırdım içkinin. amaan ne yarını yaa şimdi başladım kritiğe decam edeyim o vakit.

eveeet efenim 2010 odtü bahar şenlikleri yarın son gününü yaşayacak.
bu sene benim olduğumdan beri ilk kez leman sam odtüye geldii hep hacettepeye ankara üniversitesine giderdi. nasıl tatlı nasıl enerji dolu bir kadın. nasıl sevecen. her sene gelsin her sene.

dumanın hiç bi konserine gitmeyerek çok yerinde bi karar vermişim şimdiye kadar. yavşak herifler. bi sevemedim bunları şarkıları güzel tamam sözler şahane müzik tarzı falan da on numara belki ama çok gereksiz tripleri var. bi de her şarkıya niye 15 dk solo attılarsa tamam iyi güzel solo da severiz ama şenlik bu söyleyelim di mi.

dün sulukule vardı ve benim resmen en çok coştuğum gün dündü. nasıl bir coşmaysa bugüne halim kalmamış içmedim hiç. şimdi sulukuleden önce marsis diye karadeniz müzikleri yapan bir grup çıktı aaa onların şarkılarını dinleyecektim, süper ötesiydilier. onlardan öncesi de eski kırkbeşliklerdi offff baştan coştuk tabi. sulukule ekibi de sahnede göbek atmaya başlatınca e bir de geçen gün telweden arakladığımız tefimiz yanımızda olunca coştuk tabi.




aslında şenlikler işkence. çok yoruluyoruz. bi de ben aslında böyle konserleri çok sevmiyorum. böyle oturacaksın bi yere bi de sakin olacak etraf. yaa tamamçok hoppa zıppa oynamış olabilirim ama dedim ya biraz ucunu kaçırdım:):)

haaaa asıl önemli olay kesin olarak masterı bırakmaya karar verdim. bu denemi bitireyim ama. yaa bu sabeh pek akademik bir kongreye gittim hacettepe üniversitesinde önemli bir şahıs türkiyeye gelmiş falan ingilizcedi bide konferans nasıl sıkıcıydı anlamadım. uyuyamadım da en mne ne diye oturduysak. ne bileyim yaa herkes bi ilgiyle dinledi arada tartıştılar falan ben geyik yapan bi kaç kişi neyseki buldum da onlarla takıldım sonra. ama kabus gibiydi. hele ikinci kısımda artık kendimi koşarak dışarı atmak istedim ama ne mümkün.

bir de hayatımda belki ilk defa geleceğe dair bir çizgi oluşturmaya karar verdim. bir hayal kurdum ve gerçekleşsin diye uğraşıcam. hedefin ne sorusunu artık yanıtsız bırakmayacaım sanırım. şşşşşttttt!! bu büyük bir sır.

konser zamanı belli oldu ya 9 ya 10 haziran ben tabi herkesi şimdiden tembihliyorum gelsinler diye. çok eğlenceli olacak dersler de artacak artık haftada iki gün olacak belki 3'e bile çıkabilir. b
i yerde de solom var. sadece düm düm tek yapıyorum ama olsun o ritmi ya kaçırırsam diye de çok korkuyorum ben.

veeee son olarak pek sevgili logum hala o eksik olan 4 tane ödevi tamamlayıp götüremedim.
:S:S:S:S

once

22:10 11 Mayıs 2010 Salı

yine yazdığım yazıyı sildim çünkü çok güzel bir filmi yazmalıyım. "once" şahane ötesiydi......müthişti......

şarapçı şarap şarap

23:40 9 Mayıs 2010 Pazar

biskrem bi'stick hiç cazip gelmemişti ilk çıktığında. ne olaki diye almamıştım bile. geçen gün yetişmem gereken bir yere aceleyle giderken nedense büfenin önünden amansızca geçerken birden durup sanki bistik almak için gelmişçesine hiç düşünmeden aldım. ama ne harikaymış tadı. yerken beni gören eminim bistik reklamı çekiyorum sanırdı. kendimden geçmiştim. geç kaldığım yeri unutmuştum adeta (adeta kelimesine de hep gülerim. adeta:):)). browni intense çılgınlığına çok kaptıramadım kendimi. ağır geldi bana o çikolata. bistik ama pasta gibi.
neyse ne.

gel zaman git zaman bu hafta içkiyi biraz fazla kaçırmış olabilirim. ödül kokteyliydi, doğum günüydü, arkadaşlarla buluşma derken bir de baktım nerdeyse hergün bişeyler içmişim. olsun şenlikler de geliyor ön hazırlık oldu sayıyorum. hehahhaa spartaküse anlatıyodum çok içmişim kafam çok güzeldi diye bişeyler...

"e luna sen hem yavaş içiyosun (40-50 dk.da bi ellilik anca itirebiliyorum ama genel olarak ben suyu bile çok yavaş içerim yudum yudum:), nasıl o kadar çok içtin?
- hehahaha çok içtim dediim ben zaten iki tane içsem çakır keyif oluyorum 3le 4ü içince de kafam çok fena güzelleşiyor:):)
asıl komiği elma ağacında ödül kokteyli sırasında beyaz şarapla elma suyu vardı. ben şaraba yüklendim. neyseki beyazdı şansıma. bir de elit kesim var katılımcı. neyse üçüncü kadehte falan ki kadeh dediğim hani sert plastikten şeffa bardaklar var ya onlar. neyse üçüncüyü içerken yanaklarım al al oldu hafiften de ısındım:)

elit kesim oturuyor karşımda bi işin ehl-i kişiler sohbet ediyor entellektüel muhabbetler falan derken. neyse bi herkesin kendine uygun meslek seçmesi muhabbetleri açıldı. benim zaten yüz kırmızı daimi sırıtmam yerleşmiş yüzüme başladım anlatmaya:
-yaa biliyor musunuz babam da bana geçen gün polis olsana dedi tıravma geçirdim. polis ol ne demek yaa bide bana ben nasıl polis olurum hiç mi tanımamış beni?

bi halk oyunları muhabbeti açıldı:

-orta okulda folklöre girmiştim boyum kısa diye en sona koydular beni sonra gösteri olacağı gün son dört kişiyi ayırıp siz çıkmayacaksınız dediler. bidaha da folklöre hiç ilgi duymadım...

bir x muhabbeti açıldı:
-hahah ben çocukken x'le bıdıbıdıbıdı

bir y muhabbeti açıldı:
- bir otobüs yolculuğundayken y'yle ilgili bıdıbıdıbıdı

otaboka bi çocukluk anısı anlatıyorum gülüyorum kahkaha atıyorum tim zaten yanımda elimden bardağımı alyor. genel müdür gözümün içine bakıyo luna ama sus artık diye. elit kesimden yazarlardan biri dayanamadı en son ilk kalkan o oldu. bir kısmı muhabbetten hoşnut kaldı ama. hatta bi edebiyatçı çıkarken bana:
-espiri tarzınızı çok beğendim dedi.
hahahah espiri tarzı değilki o kafam güzel ama verdiğim cevap daha komik:
-yine bekleriz o zaman dedim. sanki benim evim:D:D:D

katılımcılar gitti ben elimde boş şarap şişesindeki damlaları bardağa akıtmaya çalışmaktaydım. ve hala anlatacaklarım vardı. yaa gittiler ama ben çocukken bir defa da bıdıbıdıbıdı...

buraya da bişiler çizittirmiştim. ama sildim.