iki nokta vesaire

00:34 2 Şubat 2011 Çarşamba

reklamlar gerçekten beyin yıkıyor. mesela biber salçası reklamı. her gece ben farkında olmadan tam da yatağıma uzanmış uykumun gelmesini beklerken içimden söylemeye başlıyorum:
"öncü öncü öncü biber salçası"

markete gitsem salça almaya rafta da bu biber salçası olsa aynı film karesi gibi olacak. fonda bu şarkı çalacak diğer tüm salçalar buğulu görünecek ve kutu öne çıkacak net bir şekilde hem de. ve bingo onu lacağım. çünkü uykumu beklediğim gecelerde beni yalnız bırkamayan ben çağırmadan yanıma gelen bir şarkısı var. ona ihanet edemem.

ve sıradışı şeyler oluyor. 6 yaşındaki bir çocukla bir oyuncak için mücadele ediyorum mesela. hemmen anlatıyorum;

geçen sene bime oyuncak ksilefon gelmiş. annem komşunun oğlu küçük mahmuta hediye etmek için alınca gördüm. tabii gerçeğini hayal edip sahip olamamış ben bu oyuncağı bilinçaltımdaki şablonla eşletirip onu sahiplendim. bu oyuncak enstrüman uğruna ilk mücadelemi 1 yaşındaki mahmuta karşı kazanmıştım. evet evet sesini de sevmiştim. olmayan kulağım ve müzik ruhumla kendi kendime şarkılar besteleyecektim. hatta ona eşlik edecek bir de blok flütüm vardı. yine iki yaşındaki yağmurun annesinin gözünün içine bakarak ona veremeyeceğimi sevdiğim bir şey olduğunu ima ederek ikinci zaferimi de kazanmıştım.
bugün...
annemin dikilleri için pansumana geldiklerinde 6 yaşındaki küçük oğlan çocuğu da gelmişti yanlarında. babam hemen çocuğa uygun oyuncağım olup olmadığını sordu. tabiiki yoktu ben de oyuncak ne gezer. çubuklu bir şey vardı notalar çıkıyordu dedi ki ben o anda iki nokta s şeklindeki yüz ifademi aldım. neyse kem küm ehem ehem diyerekten gittim getirdim. çocuğa göstererekten öğretmeye çalıştım. onda da pek müzik kulağı yokmu iyi anlaştık. çocuk onla oynayadursun babam sordu: "hep mi verdin oynasın diye mi" noktalı virgül ve kapa parantez yüz ifadesine sahip. içimden nasıl geçiyor "oynasın diye demek" ancak gelgör ki mahalle baskısı kurbanı oldum yeniden: "sevdyse onun olsun. içinde bir müzik cevheri varsa ortaya çıksın isterim" dedim. neyseki sanata pek ilgili olmayan babası sesten rahatsız olmuş bir şekilde:
" aman yapmayın bu sese kim katlanır mümkünse ortaya çıkmasın o cevher" diyerek bana oyuncağımı geri verdi.
çocuk bana baktı ve ne gördüğünü çok iyi biliyorum:
kırmızı boynuzlarıyla iki nokta büyük de yüz ifadesi.

eh napalım melek değilim en nihayetinde.

ve üçüncü zaferimi de kazanmış bulunmaktayım.

0 fındık kabuğu doldu:

Yorum Gönder