alakasız

00:10 24 Temmuz 2009 Cuma

pek okunmayan nacizane blog sayfamı yeniledim farkettiyseniz. apar topar alınıp getirildiğim kuşadasında kafamı toparlamaya çalışıyorum. kafamla aynı anda eşyaları da toparlıyorum. taşınmak zor iş... blogumu taşırken de zorlanmıştım ancak bu kadar değil. insanın kafası güzel olmadıkça hiç bir şehir güzel gelmiyormuş. bu güzel kafa hayattaki herşeyin yolunda gitmesiyle sağlanabilir, bir şişe yıllandırılmış jim beam black le de sağlanabilir. ya da bir miktar ganjayla... o zaman güzelleşirmiydi gittiğim şehirler,,, geçtiğim kişiler,,, sokaklar,,, evler,,, içine balla ceviz sürülmüş petit beurreler. ileri tarihin sayfalarına işlenecek bir konunun içindeki figüran olmuşmuyumdur acaba hiç... iki yılık şarabım değildir herhalde bu düşünceye gidişimin nedeni. toplumsal her şeyden bağımsız bir meslek seçecek olsaydım; marangoz olurdum. paket halinde alınmış bir kitaplığı basitçe monte etmiş olmam değil beni heveslendiren. yine de en sevdiğim mevsim kış:) kafanız mı karıştı ne alaka birden mevsimlere geçtim diye. bir öss sorusu olsaydı paragrafı bozan cümle olarak seçerdiniz muhtemelen. ancak bu cümle sizin seçiminize bırakılmadı ne yazık ki. hiç bir kurala bağlı yazmamak isteğiyle akla gelenin döküldüğü bu yazı zaten okuyucusu çok az olan bu sitede yayınlanarak özgür kalacak. telif hakkı da yok. çalabilirsiniz. ancak asla şıklarla belirtilmiş cümleleri ve neyi seçeceğinizi belirtecek soru kökü olmayacak. her türlü sınavın karşıtı direnişci harfleri yan yana koyarak bütünleştiler. çünkü yaz ayları terletir. sıcak hava terletir. yapış yapış vücutta insan bedeninden tiksinir. bir havuz böyle zamanlarda güzel olur işte. kafan güzel olmasada serin sulara atladığında, vücudun hissettiği anda serinliği ve daldığın sudan başını saçlarını geri atarak çıkardığında ne şehrin ne de kafanın güzelliği umrunda olmaz. o an rahatsındır. ancak güneş seni rahat bırakmayacak... tek bir ter damlası yeniden düştüğü anda boynundan göğüs aralığına ya da aktığı zaman sırtından kalçana... ne kadar seksi gibi görünse de artık güzel olmayan şey sadece kafan ve şehir değildir. yeniden vücudun da eklenmiştir. ve güzellik aslında ne saçma bir kavramdır ki bunun varlığı insanın memnuniyetsizliğinin başlıca nedenidir. kar da güzeldir. şehri güzelleştirir. kafan güzel olmasada üşüyen bir vücut sevişmeye daha isteklidir. bağımsız yazı dizisi sonlara yaklaştı gibi. parmaklarım ağrıyor yavaş yavaş. zaten midem kötü bu aralar. sizi hiç ilgilendirmeyen bu cümleleri öznel olarak işaretleyebilirsiniz. bu seçim sizi istediğiniz hayata götürecekse buyrun bu yazı da sizin olsun. tek seçimlik hayat işte....

2 fındık kabuğu doldu:

  1. yeni sayfan mutlu etsin seni diyeyim. en azından okudum bu yazıyı, okunmuyor falan demişsin, bir şeyler çizittirmem gerekli diye düşündüm.

    bu arada hakikaten gerçekten kendime kalmış bir işim olsaydı ne olurdum ben ya? miskin bakkal veya mahallenin delisi olurdum heralde. ilginç. buna karar bile vermekte zorlandım.

    neyse kendine iyi bak.

    tulkas!?

  2. samimi arkadaşlarım haricinde ve googledan bir kelime aratırken tesadüfen bulmuşların dışında birinin yazımı okuması gerçekten mutlu etti beni:))
    hoşçakal...

    Luna

Yorum Gönder