engel olunamayan yazı

02:32 13 Aralık 2009 Pazar

dışarıda yağmur yağıyor. pencereler kapalıyken dışarıdaki yağmurun sesini duyunca hemen romantikleşiyorum. yağmur hakkında yazı yazmak istiyorum ama çok sıradan olduğunu düşünüp yazmaktan vazgeçiyorum. ama ıslak yollar harika. (hava karardıktan sonra) yol kenarında bir kafenin üstü kapalı bahçesinde oturuyorum ve yağmurla ıslanan yollara bakıyorum. silecekleri çalışan araba farları geçiyor yoldan. masamın etrafında bir kedi dolaşıyor. diğer masadaki bayan o masanın kedisini kovmaya çalışıyor. kedi bana hem yakın hem uzak. yanıma gelmek istiyor gibi ama asıl derdi masa gibi. dokunmak istiyorum. rahatsız olur diye korkuorum. beraberce yolu izliyoruz. tabi ki çay içiyorum bu sırada. yanında da elmalı kurabiye yesem şahane olur.
mevsim itibariyle ağaçların döküldüğünü farketmişsinizdir. ağaçların altı kuru yapraklarla dolu. bu sarı ve de kuru yapraklar her ne kadar canlılıklarını yitirmiş olsalarda yaşama isteği veriyor bana. "bir evim olsa" diyorum bir odasında "sonbahar ağacı ve kuru dökülmüş yapraklar olsa" sonra gerçekçi oluyorum birden. evin içinde olmazki. bahçesinde olsa. ama giriş katında olsun evim. balkonuna yapraklar dökülsün. bu sene çok fazla yağmur yağmadı ankara'ya. neredeyse hiç yapmadı. bu gece yağmuru dinlemelisiniz. ne kadar hayır deseniz de kendisiyle ilgili yazı yazdıracak kadar cilveli. cilvesi yetmiyor ama hüznünü örtmeye. neden hüzünlü olur hep yağmur. sonbahar neden romantiktir. her ne kadar aralık kış mevsimine ait bir aysa da sonbahar yeni yeni hissediliyor ankarada. ve ankara tüm beton yapısına, protokol dolu sokaklarına, çatışmalarına rağmen romantik de olabiliyor. sonbaharda ankara sevilecek bir dilbere dönüşüyor. ıslak caddelerine bakan pastaneleri, işten çıkıp evlerine gidecek memurlarıyla bir anda hüzünleniveriyor. yağmur gecesine böyle yağarken kıyamıyorsunuz ona kızmaya. demekki oluyormuş. ne kadar inkar etsem de bağlanıyormuşum bu şehre yaşadıkça. nesini seviyorlarki derken, istanbulla yarışabilir mi hiç diye düşünürken, ah hele izmir yok mu tüm çekiciliğiyle cezbeden derken, son baharlarda bir de yağmur altında kedileriyle, çamuruyla, kurumuş yapraklarıyla, memurlarıyla, orta hallice yaşamı kucağına almış hüznünü gösteriyor ankara.

0 fındık kabuğu doldu:

Yorum Gönder