susam simit

00:04 14 Mayıs 2009 Perşembe

el açması gözleme yanında yayık ayran...
iştah açıcı ve de güzel olmaması imkansız görünen ikili.
Merve'yle birlikte ODTÜ çarşısı en üst kat susam simit adlı kafedeyiz. yurt kantininden alıp paylaştığımız bol kaşarlı tostun ardından güzel bir kahvaltı umut ederek gittik. arka tarafta yeni işe alınan gözlemeci teyzenin hemen önündeki tahtadan masaya oturduk. gözlemeci teyze yere kurmuş mekanı. bir yandan yufka açıyor bir yandan oturan gençlere bakıyor. sesi de tam gözlemeci teyze sesi. hafiften ince sesli ve ulamaları belirgin cümleler kuruyor. tabiki gözleme siparişi verdik. bir taraftan da izliyoruz. bir farkettik ki yastağacın önünde poşet poşet hazır yufkalar duruyor. teyzenin mekan öyle kurmaca ki kendinizi bir köy evinde sanabilirsiniz. ve bu atmosferde modern olan hiç bir şey beklemeyeceğiniz için olanları da farketmiyorsunuz. (hazır yufkayı modern yaşamın bir ürünü olarak ele aldım farkettiyseniz). bizi kendimize getiren hazır yufkalardan sonra esasında gözleme harcında da oldukça cimri olduğunu farkettik. susam simit işletmecisi bu esnada teyzenin yanında durup sessiz ama yok sayılamayacak bir sertlikle konuşmaya başladı (hemen önündeki masaya oturduğumuzu hatırlatmama gerek var mı?):
"düzgün yap şu gözlemeleri, biz bunları parayla satıyoruz. günden güne daha iyi yapman gerekirken daha kötü yapıyorsun"
gözlemeleri denetleyen işletmeci bir arkadaşıyla konuşurken teyze gözlemelerden birini çevirdi. yufkanın o yüzünün yanmış olduğunu o anda sadece üçümüz görmüştük. teyze endişeli gözlerle işketmeciye baktı. hızlı hareketlerle yanık gözlemeyi sactan alıp tepsiye koyuverdi. servis yapan (ki bu amca biraz sonra bizim oturduğumuz masayı yandaki iki masaya birleştirmek için bizi yer değiştirmeye ikna etmeye çalışırken işletmeci gelip "niye geçmesinler onlar bizim devamlı müşterimiz en gözde müşterimiz diyecekti) amca gelip yanık gözlemeyi tepside dilimleyip siparişi veren kişiye götürdü. ilk önce benim ıspanaklı ve hazır yufkaya yapılmış gözlemem geldi. tadına bakınca işletmeciye hak verdim. merve görece daha şanslıydı peynirli gözlemesinin tadı iyi olmasada en azından el açması yufkaya yapılmıştı. susam simitin devamlı ve gözde müşterileri olarak masa değiştirme önerisine hayır diyemedik (!). yeni masamızda oturmuş önemli bir konu üzerine tartışırken yanımıza gelen genç garsonun elinde büyük fincanda çay vardı. gayet normal olan "çay ister misiniz?" sorusuna hayır diyip teşekkür ettiğimizi görünce hiç beklenmeyen "yarı fiyatına" cümlesini kurdu ve gitti. ciddi olan tartışmamız yarıda kalmış afallamıştık. merve kendisini tutamayıp kahkahalarla gülemeye başladı. çay her halde ellerinde kalmış olmalı. son olarak, sigarama eşlik etsin diye içmekte olduğum ince belli bardaktaki çayımı derse geç kaldığımızı farkedince tek seferde bitirmek zounda kaldım. endüstrileşmiş gözleme kültürüne (otantik atmosfere) yakışır biçimde geleneksel içeceğimiz çayı fondip yaparak hesabı ödemeye yöneldik. 11 lira ödeyerek kahvaltımızı sonlandırdık.

1 fındık kabuğu doldu:

  1. pide susamda yenilirrrrrr:))

    Adsız

Yorum Gönder